Meşgul Değil Verimli Olmak

Yazar: | 12 Kasım 2017

Bazı firmalarda kültürün en önemli bileşenlerinden ikisi “İşin miktarına önem verme” ve “İşe sahip çıkma” dır. Firmada yaşanan kültür yozlaşması sonucunda çalışanlara konu hakkında düşüncelerini sorarsanız çoğunluğundan alacağınız cevap “meşgulüm” olacaktır. Abartılı bir cevap mı? Yoksa işlere batmış ama boğulmamak için çaresizce “sırt üstü dönüp başımızı su üzerinde tutmaya mı çalışıyoruz”? Kültürü ölçmek ve değerlendirmek istiyor isek yönetim tarafından iyi analiz edilmesi ve ölçülmesi gereken bir konudur.

Konunun kültür tarafına girmeden sadece meşgul olma durumunu biraz açmaya çalışalım. Meşgul, tüm şartların oluştuğu bir durum mudur? Yoksa “Meşgulüm” dediğimizde gerçekten başka bir şey söylemeye mi çalışıyoruz.  Bunun ne olduğunun iyi analiz edilmesi gerekir ki çözüm de doğru oluşturulabilsin.

Çünkü meşgul olduğunu söyleyen kişinin karışık ruh halini iyi analiz etmeliyiz:

Kişi, Meşgulüm = Planlama yapamıyorum diyor olabilir.

Meşgul olmak insanların yapacakları işlerle ve ekiple ( tek başına da olsa etkileşimde olduğu kişilerle ) ilgili gerekli planlamaları yapamadığını gösteriyor olabilir. Tamamen dolu kapasite ile çalışan bir kişiye yeni bir iş ataması ile gittiğinizde “zaten elimde şu işler var, meşgulüm” demesi pek de haksız bir cevap olmaz ama yine de biraz deneyimli bir kişi yeni gelebilecek işleri en azından sıraya sokup birleştirecek  %10-15 zamanını ayırması gerektiğini, kutuların yerlerini değiştirmek için de yedek bir zamanı olması gerektiğini bilmelidir.

Kişi, Meşgulüm = Benim için önemli diyor olabilir.

Meşgul olmak insanlara ihtiyaç duydukları ve önem verdikleri bir anlayış kazandırır. Bu aynı zamanda, faaliyetlerin niteliği yerine niceliğine bakarak, öz değerinize ait ölçütleri kendinize dayattığınızın bir işaretidir. Eğer karşı taraf konuyu “sana ayıracak vaktim yok” anlamında “veya benim zamanım seninkinden değerli” şeklinde algılarsa konu farklı yönlere gidebilir. Bu sonuç ise yalnızca bir ego tatmininden başka mobbing sürecinde kullanılabilecek bir silaha da dönüşebilir. Böyle bir durumda meşguliyet verimlilikle eşit değildir.

Kişi, Meşgulüm = Mazur göstermeye çalışıyorum diyor olabilir.

Meşgul olduğunuzu söylemek, sorumluluğunuzu sorumsuzluğunuzun kaynağı haline getirmek için kullanışlı bir yoldur. Mademki çoğunlukla şaşırabiliyorsun veya dikkatin dağılabiliyor, o halde kimseye bir şey açıklamak zorunda değilsin. Al sana kaçış yolu.

Kişi, Meşgulüm = Kazanıyorum diyor olabilir.

“Ben senden daha yoğunum” demek, daha önemli olduğum ya da zamanımın daha değerli olduğu ya da hiç bitmeyen sıçan yarışında “kazanan” olduğum anlamına geliyor. Bu cevaplarla söylemeye çalıştığınız şey şudur: Ben daha yoğunum, daha fazla talep ediyorum, daha başarılıyım.

Meşguliyet bir erdem değildir. Meşguliyet perspektifte bir hatadır. Faaliyetlerin niceliğinin nitelik olduğunu düşünmek kolaydır. Bazen ikili etkileşimler, taahhütler, ortak nezaket, bulunduğunuz durum vb. bu düşünceyi güçlendirebilir.

Böylece meşguliyet bir çeşit tembellik gibi işlev görür. Bunun önüne geçebilmeniz için de eylemlerinizin amacını açıkça ortaya koymanız gerekir. Günlük ölçülebilir hedefler belirle ve faaliyetlerinden dolayı hesap verebilir olmak adına kendine bazı sözler ver.

Sonuç olarak, kelime dağarcığınızı araştırın ve “Meşgul” kelimesini kullanmadan önceliklerinizi ve erişilebilir olduğunuzu karşı tarafa ve/veya iş ortaklarınıza iletmeyi sağlayın. Çok sıkı ve yoğun değil ama daha akıllıca çalışın, hayattan zevk alın, İnsanlar arasındaki etkileşim ve faaliyetlerden de vazgeçmeyin.

 

Dr. Selami ERARSLAN

                                İstanbul Ekim 2017

Bir yanıt yazın